>Toplu sözleşme görüşmelerinin en hararetli tartışmaların yaşandığı dönemine girmiş bulunuyoruz. Tekliflerimizi daha yüksek sesle haykırmak için geçen ay eylemlilik süreci başlattık. Başta ek ödeme/eğitim öğretim tazminatı, yüzdelik zam olmak üzere mali ve sosyal haklarımızı yüksek sesle dillendirdik. Bu süreçte haklı taleplerimizi kamuoyuna ve yetkililere duyurduk.
Mücadelesini verdiğimiz tekliflerimizin mutfak kısmını titizlikle hazırladık. Uçuk teklifler olmamasına özen gösterdik. Bu teklifler, özelde yaklaşık 1 milyon eğitim çalışanını genelde ise 2,5 milyon kamu görevlisini ilgilendiren tekliflerdir. Hükümetin bazı yetkilileri fildişi kulelerden, memurun içinde bulunduğu durumu bilmedikleri için ileri geri açıklamaları ile bu taleplerin afaki olduğunu öne sürdüler. Bu açıklamalar bizleri incitti. Oysa bizler emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz. İnsanca yaşanabilir bir ücretin hakkımız olduğunu söylüyoruz. Sloganlarımıza da yansıttığımız gibi ‘adalet ise adalet, kalkınma ise pay istiyoruz.’ Emeğimizin ve alın terimizin saygın olmasını istiyoruz. Zira, emeğin ve alın terinin saygın olmadığı yerde adaletin tesisi mümkün değildir.
Toplu sözleşme masasında gündeme alınmak üzere eğitim hizmet kolundaki tekliflerimizi Eğitim-Bir-Sen olarak, genel tekliflerimizi ise konfederasyonumuz Memur Sen aracılığıyla 24 Nisan’da Devlet Personel Başkanlığı’na sunduk. 30 Nisan’da görüşmelere başlandı. İlk gün toplu sözleşme görüşme gündemi belirlendi. Pazarlık süreci böylece başlamış oldu. Önce Maliye Bakanlığı’nda yaptığımız komisyon çalışmalarında tekliflerimiz tasnif edildi. 9 Mayıs’ta toplu sözleşme masasında, kamu işveren heyetinin ve kamu görevlileri sendikaları heyetinin huzurunda gerekçeleri ile birlikte tekliflerimizin sunumunu yaptık. Kamu İşveren Heyeti; pek çok talebimizi mali ve sosyal haklar kapsamına girmediği gerekçesiyle gündeme almamaya çalışarak toplu sözleşme kapsamını daraltmaya çalıştı. Buna karşı taleplerimizin mali ve sosyal haklar kapsamında olduğunun ve toplu sözleşme masasının konusu olduğunun ısrarcısı olduk. Tekliflerimizin toplu sözleşme masasının konusu olduğunu kabul ettirdik. Böylece Maliye bürokratlarının ısrarlarına rağmen ilk düğmenin yanlış iliklenmesine engel olduk. İlk düğme yanlış iliklenmiş olsaydı bu yanlışlığın “toplu sözleşme hukuku içtihadı” adı altında yıllarca devam edeceğini biliyorduk. Buna müsaade etmedik.
Diğer taraftan kamu çalışanlarının ve 4688 sayılı Kanun’un kendilerine vermediği yetkiyi masada alma gayretinde olan konfederasyonlar oldu. Ama nafile.
14 Mayıs’ta ise Kamu İşveren Heyeti başkanı komik bir zam teklifi ile masaya geldi. Bu teklif ciddiyetten uzak bir teklif olup genel başkanımızın da ifade ettiği gibi, ‘dağ fare bile doğurmadı’ ve bizce ‘bu teklif yok hükmündedir.’ Burada üzerinde müzakere edilecek teklifin bu olamayacağı açıktır. Bizim tekliflerimiz üzerinden müzakere yürütülecektir.
Tekliflerimizde, başta ek ödeme alamayan öğretmen ve öğretim elemanları olmak üzere, 4/C’lilerin, şeflerin ve memurların durumu ortadayken, yüzde 3+3 zam teklifini kabul etmeyeceğiz. Hükümet, önümüzdeki oturumda daha gerçekçi rakamlarla ve taleplerimizin tamamını kapsayan yeni teklifle; düşük ücrete mahkûm edilen öğretmenleri görerek masaya gelmelidir. Hükümet, mesleğine düşkün, bütün fikirlerini ve kalplerini okula vermek isteyen, ancak ücretinin azlığı nedeniyle motivasyonu bozulan, ailelerini geçindirmek ve borçlarını ödemekle meşgul edilen, kendi meslekî seviyelerini yükseltmek gibi çabaları ikinci plânda kalan öğretmenlerin yatay ve dikey eşitlerini bulmak zorundadır. Yatay ve dikey eşitlik sağlamaya çalıştığını iddia eden hükümet yetkilileri, teklifini revize ederek, öğretmenlerin 314 TL özel hizmet tazminatı/ek ödeme ve yüzde 16 zam teklifi ile masaya gelmelidir. Aksi durum kabulümüz olamaz.
Hükümet, ‘Yunanistan’a döneriz’ edebiyatından vazgeçmelidir. Bizler, yılda 13 maaş ve işe gelmesi gerektiği saatte gelsin diye prim alan, 3 saat öğle tatili yapan, özel sağlık sigortaları bile devletçe karşılanan Yunan kamu görevlileri değiliz. Bu nedenle hükümet, gerçekçi rakamlarla memurunun karşısına çıkmalıdır.
Eğitim çalışanları bu süreçte daha fazla kenetlenmelidir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Devlet yalan söylemez!
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Seçimimiz Kumpasları Bozmalı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
Toplu sözleşmeler keyfiliğe kurban edilmemelidir
'Olmak' ve geleceği kurmak imkânı veren eğitim sistemi
Virüsün gösterdikleri ya da gerçeğin dehşet verici yüzü
Bir yeni başlangıcın sorumluluğuyla…
Eğitimde esasa dair karar almadan usulü yerine getirmek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ