Türkiye’de öğretmen ihtiyacı konusunda geçmişten günümüze ciddi, objektif ve bilimsel bir planlama yapılmamıştır. Doğru bir planlama yapılmayınca, palyatif tedbirlerle gün kurtarılmaya çalışılmış, eğitim kurumlarında farklı statülerde öğretmen istihdamı yapılmıştır. Farklı statüde istihdam politikalarına bağlı olarak bazı sorunlar yaşandığı gibi, mağduriyetler de yaşandı/yaşanıyor.
Devlet, öğretmen istihdamında kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapmak durumundadır. Eğitim kurumlarında genel anlamda hangi branşta ne kadar öğretmene ihtiyaç olduğu belirlenmeli ve bunun gereği olarak yeni uygulamalar hayata geçirilerek öğretmen atamalarında farklı statülü uygulamalardan vazgeçmelidir. Çünkü öğretmenlik, düzenlilik ve süreklilik gerektiren bir meslektir.
Eğitim kurumlarında öğretmen yapısına baktığımızda karşımıza kadrolu, sözleşmeli, ücretli, gibi farklı öğretmen statüleri çıkmaktadır. Bu farklılık öğretmenlerin aldıkları eğitime, ehliyete, liyakate kısacası niteliklerine göre yapılan bir ayırım ya da farklılık değildir. Bu farklılık öğretmenler arasındaki ücret, sosyal ve özlük hakları bakımındandır. Alınan eğitim, harcanan emek arasında hiçbir fark yoktur. Ancak ücret, özlük ve sosyal hakları bakımından ise büyük farklar bulunmaktadır.
Farklı statülerde çalışan öğretmenlerin de farklı sorunları vardır. Bu yazımızın konusu kadrolu veya ücretli öğretmenlerin sorunları değildir. Sendikamız kadrolu ve ücretli statüde bulunan öğretmenlerin sorunlarının da üzerinde hassasiyetle durmakta ve mücadelesini vermektedir. Ücretli ve kadrolu öğretmenlerin sorunları bir başka yazımızın konusu olacaktır. Bu yazımızda sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişi için verdiğimiz mücadeleyi ele alacağım.
Son yıllarda 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesinde yapılan değişiklikle sözleşmeli öğretmenlik literatürümüze girmişti. Sözleşmeli öğretmenler, her ne kadar nitelikli eğitim görüp, girdikleri derslerde başarılı olsalar da, kadrolu olamadıkları için çalıştıkları okullarda istihdam biçimlerinden dolayı rencide edilmektedirler. Sözleşmeli öğretmenler, var olan bu durum karşısında yalnızlaşarak, diğer kadrolu meslektaşları ile kaynaşamayan, mutsuz, kutsal öğretmenlik mesleğinin hazzını yaşayamayan bireyler konumuna gelmektedirler.
Milli Eğitim müdürlerinin, okul müdürlerinin hatta bazen Bakanlık çalışanlarının dahi sözleşmeli öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili yeterli bir bilgiye sahip olmadıklarına şahit olduğumuzu söylersek, abartmış olmayız. Her ilde ve her okulda farklı uygulamalar söz konusu olup, sözleşmeli öğretmenler, bilgi eksikliğinden kaynaklı akla gelmedik uygulamalarla ve belirsizliklerle karşı karşıya kalmakta, adeta üvey evlat muamelesi görmektedirler.
Sözleşmeli öğretmenlerin çalışma koşullarından dolayı memnuniyetsizliklerini, yaşadıkları sorunları tek tek anlatmak mümkündür. Bu olumsuzluklar sendikamızca tespit edilerek rapor haline getirilmiştir.
Sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarını asgariye indirmek için, mesleki, özlük ve sosyal sorunlarını farklı platformlara taşıyarak çözüm arayışında olduk. Hukuk mücadelesi vererek ciddi kamuoyu oluşturduk. Ancak sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarının kesin çözümü; şartsız kadroya geçişlerinin sağlanması, sözleşmelilikte geçen sürelerin zorunlu hizmet, adaylık, kademe ve derecede sayılmasıyla mümkün olacaktır.
Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişinin sağlanması için 2006 yılından beri mücadelemiz devam ediyor. Kimi zaman hükümet yetkilileri ile görüşmeler yaparak, kimi zaman demokratik ve hukuki mücadele/tepkiler vererek ciddi bir sendikal baskı oluşturduk. Oluşturduğumuz bu baskı sonucunda -bir yıl önce- Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişlerini sağlamak için düzenleme yapacaklarını açıkladı. Bakan değişikliğinden sonra ‘devlette devamlılık esastır’ diyerek, yeni Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile Mayıs ayında görüşerek, hazırladığımız raporu kendisine sunduk; konunun hassasiyetini anlattık. Aynı rapor Genel Başkanımız tarafından Başbakan’a da sunuldu. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişinin iş barışı ve huzuru açısından ne kadar önemli olduğu, gerekçeleriyle Başbakan’a anlatıldı. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam ile görüşme yaparak, rapor sunduk. Temmuz ayında Milli Eğitim Bakanı ile görüşerek sözleşmeli öğretmenlik ve bugün çözüme kavuşan kimi konularda sözler aldık. Bakan Çubukçu; görüşmemizde, Ağustos ayından sonra sözleşmeli öğretmen almayacaklarını ve Kasım ayında da sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceklerini ifade etmişti. 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu TBMM Genel Kurulu’nda görüşülürken Maliye Bakanı’na vekâlet eden Egemen Bağış, Maliye Bakanlığı’nda sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi yönünde bir çalışma olmadığını söyledi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19.08.2009 tarih ve 72005 sayılı yazı ile Maliye Bakanlığı’na ve Devlet Personel Başkanlığı’na sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişlerine dair yasa taslağını gönderdiğini ve bu konuda görüş istediğini biliyoruz. Sendika olarak da, yasa taslağına ilişkin bir an önce olumlu görüş verilmesi için Aralık ayı içerisinde Maliye Bakanlığı yetkilileri ile iki defa görüşerek, hassasiyetlerimizi ve oluşan beklentileri ilettik.
Maliye Bakanlığı’na gönderilen yasa taslağı ile ilgili henüz bir işlemin yapılmamış olmasının da mantıklı bir izahının olamayacağı kanaatindeyim. Burada olsa olsa bakanlıklar arasındaki olumsuz bürokratik yapılanma ve işleyişe bağlı olarak koordinasyon eksikliğinden bahsedebiliriz.
Her bakanlığın sözleşmeli personelin kadroya geçişine dair görüşü farklı olabilir. Önemli olan, sözleşmeli personel çalıştıran kurumun görüşüdür. Kaldı ki, MEB’in de sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişine olumlu baktığını ve istekli olduğunu biliyoruz. Ancak, kadro verilmesi halinde genel bütçeye ciddi bir yük olacağını söyleyenlerin doğru hesap yapmadıklarını düşünüyorum. Sözleşmeli bir öğretmenin genel bütçeye maliyeti ile kadrolu bir öğretmenin genel bütçeye maliyeti arasında fark yoktur.
Ayrıca şunu da burada ifade etmek istiyorum; sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişinin diğer bakanlıklarda emsal teşkil edeceği ve diğer bakanlıkların Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçişine karşı çıktıkları söylentilerini de ciddi bulmuyorum. Neticede her kurumun çalışma koşulları ve uygulamaları farklı olmakla birlikte kamu kurumlarında iş güvencesi olmadan sözleşmeli personel çalıştırılmasının çalışma barışını bozduğu bir gerçektir.
Devlet kurumları arasındaki koordinasyon eksikliği ve siyasi iradenin muhtemel isteksizliği, öğretmenleri mağdur etmemelidir. Verilen sözlerden sonra geri adım atılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Sorumluluk alan, çözüm odaklı sendikacılık yapan Eğitim-Bir-Sen olarak çabamız ve mücadelemiz her zaman olduğu gibi bu yönde olacaktır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Devlet yalan söylemez!
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Seçimimiz Kumpasları Bozmalı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
Toplu sözleşmeler keyfiliğe kurban edilmemelidir
'Olmak' ve geleceği kurmak imkânı veren eğitim sistemi
Virüsün gösterdikleri ya da gerçeğin dehşet verici yüzü
Bir yeni başlangıcın sorumluluğuyla…
Eğitimde esasa dair karar almadan usulü yerine getirmek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ