Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisinin idrak edilmiş olması, aday öğretmenlikten asli öğretmenliğe geçişte mülakatın kaldırılması, 2006 yılından bu yana uygulanamayan kariyer basamaklarını (ücret ve derece artışlarıyla birlikte) yeniden hayata geçirmesi, öğretmenlerimize 3600 ek gösterge verilmesi gibi ilave özlük haklarıyla birlikte yürürlüğe konulmasını gerekli ve yerinde bir gelişme olarak gördük, takdir ettik. Ancak kanunun içeriğinin bir ‘meslek kanunu’nu yansıtmadığını, öğretmenlerin meslek kanunundan beklentilerinin sadece bu içerikten ibaret olmadığını da ifade ettik.
Sendikamız ve öğretmenler, içeriği itibarıyla öğretmenlerin atamadan yer değiştirmeye, yetiştirmeden gelişmeye, eğitim imkânlarından kariyer basamaklarına erişime, ehliyetten liyakate kadar ayrımcılık ya da ayrıcalıktan uzak, objektif hükümler ihtiva eden bir kanun beklentisi içindedir.
Kanunun eksik ve hatalı yönlerini dile getirerek TBMM’de gerekli değişiklik ve düzenlemelerin yapılması için dilekçe kampanyaları düzenledik, eylem kararı aldık, TBMM nezdinde görüşmeler yaptık. Ancak biz, eksikliklerini giderip daha da iyi, doğruyu; yanlışlarını düzeltip daha da doğru yapma telaşı içindeyken, bazıları sadece gösteriş uğruna, her zamanki gibi ideolojik saplantılarının esiri olarak hak arama özgürlüğünü suistimal etmeye devam etti.
2006 yılında, yine CHP’nin açtığı dava sonrasında kariyer basamakları düzenlemesinin iptal edilmesi, on binlerce öğretmeni mağdur etmişken; hatalarının ve yanlışlarının sonuçlarıyla hiçbir zaman yüzleşmemiş, yüzleşmek zorunda kalmamış sorumsuz zihniyet tarafından Öğretmenlik Meslek Kanunu yine iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.
CHP’nin kariyer basamaklarının getirdiği ilave özlük haklarının kaybını düşünmeden Anayasa Mahkemesi’nde açtığı iptal davasında, Anayasa Mahkemesi heyeti 5 Temmuz 2023 tarihinde sendikamızı dinleyecek.
Öğretmenler nezdinde sorun olarak görülen, meslek kanununun sınav gibi hatalı yönlerini siyasi ve sendikal manipülasyonlarına malzeme edenler, yazılı sınav üzerinden bir kriz çıkarmanın derdine düşmüşken, öğretmenlerin gerçek sorun ve sıkıntılarını elbette kendilerine dert edinmediler. Eğer samimi olsalardı, öğretmenlerin sorunlarını kendileri için de sorun olarak görselerdi, davayı açan sorumsuz siyasetçiler, hak kaybına ve yeni mağduriyetlere yol açacak şekilde kariyer basamaklarının iptalini değil sınavın iptalini isterlerdi; sözde sendikacılar da bir yandan üyelerine yazılı sınavı boykot çağrısı yaparken, öte yandan kendileri ilave tazminat alabilmek için koşa koşa sınava girmek gibi bir ikiyüzlülük ve sorumsuzluk sergilemezlerdi. Ama oldu, çünkü samimi değillerdi, çünkü öğretmenlerin mağduriyeti ve sorunları onlar için bir dert değil, sadece siyasi ve sendikal sömürü nesnesiydi.
Anayasa Mahkemesi’nde devam eden davada sınavın iptal edilmesi görüşülmeyecek, çünkü davayı açan parti ve siyasetçileri yazılı sınavın iptalini istemediler. Yazılı sınavı boykot çağrısı yapan sözde sendikacılar bu davada seslerini çıkarmayacak, çünkü onlar üyelerini kariyer basamaklarından mahrum ederken, kendileri altı aydır ilave tazminat almaya devam ediyor ve etmek istiyor.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, sınav gibi hatalı yönleri ve eksik bırakılan unsurları elbette var. 2006 yılından bu yana, CHP’nin yine Anayasa Mahkemesi’ne iptal ettirdiği karardan bu yana mağdur olan, 16 yıldır kariyer basamakları düzenlemesi bekleyen öğretmenleri bir nebze de olsa memnun eden, 16 yıldır öğretmenler arasında CHP eliyle var edilen eşitsizliği gideren bu kanunun iptal edilmeye değil tadilata ihtiyacı var.
Yeni bir iptal yeni mağduriyetler, yeni eşitsizlikler, yeni hak kayıpları getirecektir ama bu, krizden beslenen sorumsuz siyasetçiler ile üyelerine ‘sınava girmeyin’ diyen, unvanı ve mali haklarını alarak kendini garanti altına alan sorumsuz sendikacılar tarafından umursanmıyor. Çünkü onlar sorundan ve krizden besleniyor.
Eğitim-Bir-Sen olarak, yetkili sendika olmanın getirdiği sorumluluğun farkındayız ve 5 Temmuz’da Anayasa Mahkemesi heyetinin önünde öğretmenlerin sesi olacağız. Bir taraftan, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, adının hakkını veremediğini, bir meslek kanunu niteliği taşımadığını, bir milyonu aşan öğretmenlerin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında beklentilerini karşılamadığını ifade edip, kanunun hatalı yanlarını ve eksikliklerini söyleyeceğiz; diğer taraftan, öğretmenlerin yeniden mağdur edilmelerine fırsat vermeyecek, Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla elde ettikleri haklarını koruyacak, yeniden bir 16 yıl daha beklemek zorunda kalacakları bir sonucun çıkmamasını esas alacak bir tutum içinde olacağız.
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Devlet yalan söylemez!
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Seçimimiz Kumpasları Bozmalı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
Toplu sözleşmeler keyfiliğe kurban edilmemelidir
'Olmak' ve geleceği kurmak imkânı veren eğitim sistemi
Virüsün gösterdikleri ya da gerçeğin dehşet verici yüzü
Bir yeni başlangıcın sorumluluğuyla…
Eğitimde esasa dair karar almadan usulü yerine getirmek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ